Yeter Artık! Seslerimiz Duyulmazsa Daha Fazla Can Yok Olacak!

Türkiye Cumhuriyeti, 100 yıllık bağımsız ve laik bir devlet olarak varlığını sürdürürken, toplumun karşı karşıya kaldığı sorunlar artık dayanılmaz bir boyuta ulaşmıştır. “Türkiye nereye gidiyor?” sorusu, hepimizin zihinlerinde yankılanan bir gerçeklik haline gelmiştir. Bu endişe verici tabloyu daha fazla görmezden gelmenin bir anlamı kalmamıştır.

Hayvanlara, kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet her geçen gün artarak devam ediyor. Her gün yeni bir trajediyle karşı karşıyayız. Son dönemde yaşanan olaylar sadece bir köpeğin acısını değil, aynı zamanda toplumumuzun derin yaralarını da gözler önüne seriyor. Eğer bu acı dolu sesler duyulmazsa, daha fazla çocuk, kadın ve hayvan zarar görecek.

Başıboş köpeklerin güvensiz sokaklar oluşturduğu varsayımıyla yürürlüğe giren yasalar, köpeklerin toplatılmasına ve hatta öldürülmesine sebep olmuştur. Ancak bu uygulamalar, şiddetin ve can kaybının çözümünü sağlamamış, aksine daha da derinleşmesine yol açmıştır. Sorunun kaynağı, köpeklerin varlığı değil; insani ve hukuki açıdan yapılan yanlış yaklaşımlardır.

Toplumun güvenliği, yalnızca insanlar için değil, tüm canlılar için sağlanmalıdır. Ancak geçmişte hayata geçirilen yasaların görmezden gelinmesi ve mevcut durumun ciddiye alınmaması, sürecin daha da karmaşık hale gelmesine neden olmuştur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bir memlekette adalet mevcut olmazsa, o memlekette anarşiden başka bir şey yoktur” sözü, hukukun ve adaletin toplum için ne kadar kritik olduğunu hatırlatmaktadır.

Artık seyirci kalma lüksümüz yok! Her gün sosyal medyada yaşanan dehşet verici olayları paylaşıyoruz, ancak yetkililerden aldığımız cevaplar hep aynı: Sessizlik, kayıtsızlık ve duyarsızlık. Peki, daha ne kadar bekleyeceğiz? Daha kaç can yanacak?

Bu durum, yalnızca hayvanların yaşam hakkını değil, kadınların ve çocukların onurunu da tehdit etmektedir. Eğer bu barbarlıklar karşısında sessiz kalmaya devam edersek, hiçbirimiz güvende olamayacağız. Şiddet, insanlığın çöküşünü simgeler.

Hükümete acil bir çağrımız var: Hayvanların, kadınların ve çocukların haklarını koruyacak yasaları güçlendirin, caydırıcı cezaları devreye sokun ve şiddetin önlenmesi için geniş çaplı eğitim programları başlatın. Aksi takdirde, bu utanç verici tablo daha da büyüyecek ve çok daha fazla can kaybı yaşanacak.

Bizler, hayvanların, kadınların ve çocukların sesi olmaya devam edeceğiz. Sesimizi yükseltmekle kalmayıp, bu zulme karşı hep birlikte duracağız! Eğer bu sesler duyulmazsa, kaybedecek çok daha fazla canımız olacak. Harekete geçin, yoksa daha fazla acıya tanıklık edeceğiz.

Gülen Erol
Yaşam Hakkı Savunucusu